Sofistike doğası ile kent, araştırmacılar için hem merak duyulan bir inceleme nesnesi hem de pek çok ilişki biçiminin ve etkileşimli sürecin anlaşılmasında heyecan uyandıran bir laboratuvar ortamı olmaktadır. Bu anlamda ekonomik, politik, toplumsal, ekolojik ve mekânsal çeşitliliğin kapsadığı tüm mecralarda kendisine yer bulan kent, sunduğu sınırsız problem alanı ve temas ettiği güncel konular ile epistemolojik tartışmalara ve yeni bakış açılarının geliştirilmesine imkân vermektedir.

Pandemi, iklim krizi, ekonomik buhran, politik ve toplumsal çatışmalar ile yaşadığımız geçiş süreci çarpıcı bir değişimin kıyısında durduğumuza işaret etmektedir. Dünün ve bugünün krizlerini doğuran gerekçeleri açıkça tanımlayarak, ümit vaat eden yeni bir gelecek inşa edebilmek için her anlamda yeni bir paradigmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyacın karşılanması adına kentin çeşitlenen katmanlarında ve değişen ölçeklerinde yeni araştırmalar ile mevcut gerçekliğe mercek tutmak ve geçmişten bugüne eleştirel-sorgulayıcı bir yaklaşımı ortaya koymak hiç olmadığı kadar önemli bir hale gelmiştir.

2022 yılının bu ilk sayısı; kentin incelenmeye, yorumlanmaya ve çözüm üretmeye muhtaç sonsuz sayıdaki sorun alanlarının bir bölümüne yanıt aramaya çalışmaktadır. Böylelikle ufak ipuçlarıyla geleceğe dair bugünden notlar düşmek bu sayının temel amacını oluşturmaktadır. ‘Değişimin Kıyısında’ başlıklı sayımızda; neoliberal kentleşme yaklaşımının kente ve sosyo-mekâna farklı boyutlardaki etkilerinden, aynı yaklaşımın modern mimarlık üzerindeki yıkıcı gücüne ve bir insan hakkı olarak çevre hakkından, yine insanın varlığını sürdürebilmesi için hayati olan tarımsal üretimin çeşitli şekillerdeki ele alışlarına çok değerli çalışmalar yer almaktadır. Yazarlarımızın değerli katkıları ve ekibimizin özverili çabaları ile ortaya çıkan   elinizde tuttuğunuz bu sayının, şehircilik yazınına katkı sunması ve hepimizin zihin dünyasında kente, topluma, çevreye dair yeni bakış açılarına ışık tutmasını umut ederiz.